Aşağı Ahmetler konusunda Mehmetlerin Halil’in
bilgilerini temel aldım. Temirin Evleri konusunda Temirin Bekir’in
bilgilerini temel aldım. Yukarı Mahalle ve Yağmurevleri konusunda Aşık
Mehmet’in bilgilerini temel aldım.
En başta Mehmetlerin Halil’e, Yağmurun Alinin
İsmail’e, Hamza Kahyaya,
Aşık Mehmet’e,
Türkiye’den bana bilgi aktaran Seyit Kamışlı’ya, ve
her takıldığım yerde, her eksiğimde bana en büyük danışmanlığı yapan
anneme,
Bu araştırmamı gerçekleştirmemde yardımcı olan tüm
dostlarıma ve bu kitabın son biçimine ulaşmasındaki katkılarından dolayı
değerli dostum Bekir Karadeniz’e teşekkür ederim.
Ayrıca
bu kitabın yayınlanmasınndaki maddi katkılarından
dolayı
Celal Kamışlı
Erkan Kamışlı
Habip Kamışlı
Hadi Kamışlı
İsmigüzel Kamışlı
Malik Kamışlı
Menderes Kamışlı
Musa Kamışlı
Muzaffer Kamışlı
Yakup Kamışlı
yürekten teşekkür ederim.
Başlarken
Amacım gelecek kuşaklara köyümüz ve ulaşabildiğim
kişiler hakkında bilgi ve belge bırakmak.
Ulaşmak istediğimiz yere ulaşamıyoruz. Birçoğumuz
dedemizin babasının adını bilmiyor. Belki gelecekteki çocuklarımız
kendilerinin nereden geldiklerini, kimin çocukları olduklarını ararken
daha uzak yere ulaşabilmelerine katkıda bulunmuş olurum diye
düşünüyorum. Ben bir yerlerden başlamasam yıllar sonra bir kişi çıkıp
bir yerlerden başlayacak ama daha sonralardan başlayacak ya da birçok
şeyi kaçırmış kaybetmiş olacak. Şimdi ben, Mehmedin Haydar’a ya
da Abbas Kahyaya ulaşmış olsaydım daha çok şey öğrenecektim. Daha
gerilere gidip oralardan başlamış olacaktım. Köyümüzden her yaşlı
kişinin ölümü bazı şeyleri kaçırmamız demek oluyor.
Mehmedin Haydar’dan veya Kara Mustafa’dan
bize, Mehmetlerin Halil ve Aşık Mehmet gibi büyüklerinden
duyduklarını yazan kişiler ne kadar çok olsaydı, o kadar iyi olurdu. Ben
günümüzdeki yaşlılardan sorarak onların ulaşabildiği yerlerden başlamaya
çalışıyorum.
Köyümüz ne zaman kurulmuş, ilk defa kim gelmiş, kaç
ev ya da kaç kişi gelmiş, hangi sebepten ve nereden gelmiş, bütün
bunları bilmek olası değil. Zaman içerisinde, kimin geldiği, neden
geldiği söylenceye dönüşmüş. Neredeyse hepimiz kendi dedemizden
ilerisini zor biliyoruz. Tarihsel olarak normal olabilir ama dedemizin
babasının adını dahi bilmiyoruz. Bu yüzden kendi köyüm olan Kamışlı
Köyünden gelecek kuşaklar kendi soy şecerelerini sağlam bulabilsinler
diye, elimden geldiği ya da bulabildiğim, ulaşabildiğim kadarıyla
Kamışlı Köyü ile ilgili aklıma gelen konularla ilgili her şeyi yazmaya
çalıştım. Belki de, benden sonra birileri devam ettirmek ister. Tarafsız
olmaya çalıştım ama araştırma yaparken soru sorduğum ya da birçok konuyu
anlattırdığım insanların anlattıklarını yazıyorum.
Ben ne kadar yazarsam yazayım, bu kitap devamlı eksik
olacak. Çünkü ulaşabildiğim insanlar var, ulaşamadığım insanlar var,
Haydar Efendiyi oğlundan sorup öğrenebiliyorum. Fakat Safili’yi
ya da kocası Kara Hüseyin’i öğrenemiyorum. Çocuklarına
ulaşamıyorum. Dolayısıyla iyi öğrenemiyorum. Torunları, şöyleydi, şu
olayda yoktu, şöyle bir anısı vardı, gibi şeyler söyleyebilirler ya da
anlatılan herhangi bir olay başkaları tarafından farklı biliniyor
olabilir. Onlar da, öyle değil şöyleydi diyebilecekler. Benim başladığım
bu kitabı, eksiklerini hatta yanlışlarını tamamlayacak kişiler
çıkacaktır.
Benden sonraki kuşaklara, bu kitaptaki olaylar veya
sözcükler yabancı gelebilir. O olayları ya da deyimleri benim kuşağım ve
benden önceki kuşaklar yaşadı, kullandı. Şehirleşme sürecinde çoğu
şeyler değişti, yenilendi. O kuşağın kullandığı yeni kuşağa ulaşamayan
sözcük ve deyimleri yazmaya çalıştım.
Kadınlar konusu önemli bir konu ama hangi kadın hangi
köyden gelmiş ya da kimin kızı kimle evlenmiş veya hangi köye gelin
gitmiş konusuna girersem içinden çıkamam. Bu konuda köyümün bütün
kadınlarından af diliyorum. Keşke köyümüz Kamışlı’dan bir bacı çıksa da
köyümün kadınları ile ilgili bir araştırma yapsa, yazı yazsa. Hangi
evden hangi kız, hangi köye gelin gitmiş veya hangi eve hangi köyden
hangi gelin gelmiş, böylelikle akrabalarımızı daha iyi öğrenmiş olurduk.
Bu bilgilerin hiç birisi bana rüyamda ilham edilmedi.
Tamamı, Kamışlı Köyünden birilerinden sorarak öğrendiklerim,
araştırdıklarım, anlattırdıklarımdır. Hiçbir şeyi kafamdan yazmadım.
Elimde bir çok ses kaydı var.
Elbette bu kitabı Arif Kahyanın oğlu
Satılmış yazsaydı kendine göre bir yol izler, kendi düşüncesine göre
aktarırdı. Ya da Hocanın Veysel’ın oğlu Bektaş yazsaydı
kendine göre hazırlardı. Ben Gürani Doğan olarak böyle, kendimce
yazdım. Birçok eleştirinin geleceğini düşünerek böyle diyorum. Birçok
kişi, neden şunu yazmadın, neden şunu şöyle yazdın, gibi birçok şey
söyleyebilir. Haklı da olabilir. Ama ben 18 yaşımdan beri
Almanya’dayım. Araştırma fırsatım kısıtlı. Ulaşamadığım, ulaşmak
istediğim halde ulaşamadığım, ulaştığım halde sorduğum konuları bilmeyen
kişiler vardı. Belki de ulaşmayı akıl edemediğim kişiler olmuştur ya da
hiç tahmin etmediğim genç kişilerde köyle ilgili bilgiler vardır. Keşke
bu araştırmanın 2. baskı olsa da, haberi olan herkes kendisindeki
bilgileri ulaştırsa, gelecekteki kuşaklara köyümüzle ilgili yeterince ve
doyurucu bilgi bırakabilsek ne güzel olur.
Bu Kitap Kamışlı Köyünden çok küçük bir dilim, belki
de bir noktadır. Ama bizden sonra ilgi duyanların soy şeceresini
çıkarabilmeleri için bir başlangıç olarak alınmalıdır. Geride kalan
büyük bölümü bilemiyoruz.
Bir anı kitabı olarak algılansa da güzel bir şey.
Köyümden, köylülerimden, büyüklerimden bahsetmek yaşadığım gelenekleri
adetleri yazmak, hatıra mahiyetinde de olsa kişi ve kişilerden
bahsetmek, köyümün yörelerinden bahsetmek bana haz veriyor. Mutluyum.
Bu yazı gelecekte Kamışlı Köyü ve Salmanlı
Aşiretiyle ilgili yazı yazacaklara bir kaynak olabilir.
Faydalandığım insanlara teşekkürü bir borç biliyorum.
Ben aracı oldum, esas eser onların sayılır. Ben yalnızca onların
anlattıklarını yazıya döktüm.